19 Ocak 2013 Cumartesi

Okuduklarımdan:Bir De Baktım Yoksun


Bir De Baktım Yoksun,Yekta Kopan'ın okuduğum dördüncü kitabı,ancak bloğumda yer verdiğim ilk kitabı.

Okuduğum dört kitap boyunca gözlemlediğim şu ki ya da ön izlenimim (aslında gözlem yapabilmek adına daha ayrıntılı bir bakış açısıyla bakmalıydım),insanın kendi içinde yaşadığı iç hesaplaşmalar,insan zihninde ötelenmiş düşüncelerin derin betimlemeleri,iç konuşmalar,ikili ilişkiler ( baba-oğul,kadın-erkek) gibi konuların zeminine dayalı bir kuruluma sahipti okuduklarım.Her kitabı kendi içinde ele almak daha verimli ve iyi olur tabi.

Yekta Kopan'ın öykülerini okurken yer yer karşılaştığım benzetmelerin  ve okuduğum cümlelerin kalitesi bence oldukça iyi.(Parantez açmam gerekirse sıradan değil yani amatörce hiç değil yazıları,kaliteden kastım bu.)

Bir De Baktım Yoksun'a gelirsem eğer ;arka kapakta göreceğiniz gibi :Unutulmaz bir karşılaşmalar kitabı ve çok iyi bildiğimiz ama unutmaya çalıştıklarımızı hatırlatıyor.Okumuş olduğum bu kitabın iki ayrı dalda ödülü var 2010 Yunus Nadi Ödülü ve 2010 Haldun Taner Öykü Ödülleri'nin de sahibi.

Kitap 6 öykü içeriyordu,severek okudum diyebilirim.Yer yer az da olsa sıkıldım,ruh çözümlemeleri ve uzunca gelen aynı nokta üzerindeki duruşlardan olsa gerek sıkılma sebebim.(Belki başka bir zaman ikinci bir okumamda durum farklı olabilir,benim de ruh halim önemli aslında,yanlış bir değerlendirme yapmayayım.)Öykülerinin kalitesi oldukça yüksek ve özgün bana göre.10 üzerinden puan ver deseler,puanım 7,5-8 olur.

Dipnot :Oğuz Atay'dan alıntılar hoştu bence son öyküde.En kısa zamanda Oğuz Atay'ı okumalıyım ;)

Çizilen cümleleriyle:

syf.19 Ama kimi zaman hesap yapmamalı insan,okun yaydan nasıl çıktığının farkına bile varmamalı.

syf.20 İnsan,görüntüler dünyasında dilediği gibi at koşturabiliyor,bir olayı zaman sıçramasıyla ilgisiz bir başka olaya bağlayarak anılarını değiştirebiliyor ama sesleri değiştiremiyor,iyi biliyorum bunu.Unutmak gerekiyor;tonlamaları,vurguları,melodileri,iniş-çıkışları unutmak gerekiyor.Unutmamışım.

syf.23 İnsan yaşlandıkça sinirlerini halının altına süpürmeyi öğreniyor.
         
          Gerektiğinde susmayı öğrenmek de geçen yılların öğrettiği bir erdem.

syf.38 Kitaplarla dolu bir geçmişte,kütüphaneyle çevrili bir odada sensizlikten kaçmaya çalışmak dünyanın en zor şeyiymiş.

syf.51 Babam,herhangi bir duygu,karşı konulmaz sel misali aklının duvarlarına çarpa çarpa akmaya başladıysa ondan kurtulmak için yazmak zorundasın,derdi.

syf.52 Anlamak için yazmalıyım.

syf.68 Hayal dünyasının vaat ettikleriyle gerçek yaşamın sundukları arasındaki gerilime,belirsizliğe dayanamayan insanlar yok mudur,vardır !

syf116 Öyle dönemleri vardır ki hayatımızın,çıkışı olmayan sis bulutunun içinde yürüdüğümüzü hissederiz.Suyla buluşan rakının beyazı kadar yoğun bir sis.

syf. 131 Tek bildiğim ihanetin çiçeksiz bir bitki olduğu;güneş ışığı fazlaca düşünce üstüne,yeşil yaprakları sararıyor,göze batmaya başlıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder